9 Ocak 2018 Salı

Kardeş Kıskançlığı


Aileye yeni bir üyenin katılması çocuk için  kabul etmesi güç bir olaydır. Kıskançlık duygusu normal olmakla birlikte çocuğun yaşı, ailenin tutumu ve çocuğun kişilik özellikleri gibi faktörler etkili olmaktadır. Aslında çocukların kardeşlerini kıskanması onların anne babalarını çok sevmelerinden kaynaklanan normal bir duygudur.
 
Çocukların bu duygu karmaşası “terk edilmiş, güvensiz ve desteksiz” hissetmelerinden kaynaklanır. O ana kadar çocuğa gösterilen ilgi, alaka ve desteğin kardeşine geçmesinden rahatsızlık duyarlar. Kendisine ayrılan zamanın öncesinden daha az olduğunu gözlemlerler.
 

Çocuğunuzun kıskandığını belli eden davranışlar,
·         “Keşke doğmasaydı.”, “Ondan nefret ediyorum.” gibi cümlelerle duydukları kıskançlığı dile getirebilirler.
·         Bebeğin doğması ile birlikte regresyon (geriye dönüş) yaşanabilir. Emzik emme, alt ıslatma gibi durumlarla ilgiyi kendi üzerlerine çekmeye çalışırlar.
·         Kardeşi doğmadan önce bütün ilgi kendi üzerinde olduğu için kardeşi doğduktan sonra kendini ikinci plana atılmış hisseder ve bu sebeple sevilmediği düşüncesine kapılarak anneden uzaklaşma, içine kapanma, yemek yememe gibi durumlarla karşılaşılabilir.
·         Çevrelerindeki insanlara karşı huzursuz ve öfkeli davranabilirler.
·         Kıskançlığı yoğun olarak yaşayan çocuk zarar verme davranışlarında bulunabilir. Kardeşlerine fiziksel zarar verebilirler. Bazı çocuklar ise bu duygularını bastırarak sevgi dolu davranabilirler. Bunun altında yatan sebep ise ebeveynlerin sevgisini kaybetme korkusudur.
·         Evden ayrılmamak için okula gitmeyi reddetme davranışları başlayabilir. Bununla birlikte mide bulantısı, baş ağrısı gibi psikosomatik belirtiler ile karşılaşılabilir.
 
Peki anne babalar bu durumda neler yapmalı ?
·         Ailenin birlik içinde olmasına özen gösterin. Doğacak bebek için seçilen isimde, hazırlanan odada ve alınacak eşyalarda çocuğunuzun da fikrini alın.
·         Kardeşi doğmadan önce bebeğin gelişini doğru bir şekilde açıklayın. Bunun için hikayelerden destek alabilirsiniz.
·         Kardeşinin bir süre yatak odasında yanınızda yatacağını ama daha sonrasında “aynı sana yaptığımız gibi” cümlesini de kullanarak kendi odasına geçeceğini anlatın.
·         Çocuğunuzun bebekliğinden ve ona da aynılarını yaptığınızdan bahsedin.
·         Her fırsatta çocuğunuz ile birebir iletişime geçmeye gayret edin. Çocuğa kardeşiyle ve evle alakalı küçük sorumluluklar verin. Böylece onu hala sevdiğinizi ve önem verdiğinizi hissettirmiş olursunuz.
·         Aile büyüklerine ve yakın dostlara yalnızca bebekle ilgilenmemelerini söyleyin. Çocuğa “Senin pabucun dama atıldı.” gibi cümleler kurmamaları konusunda uyarın.
·         Kıskançlığı hissettiğiniz zaman çocukları birbirinden uzaklaştırmayın, yakınlaştıracak ortamlar hazırlamaya özen gösterin.
·         Çocuğun kendini ihmal edilmiş hissetmemesi için annenin bebekle meşgul olduğu zamanlarda çocuğun babayla vakit geçirmesini sağlayın. Anne ve baba olarak çocuğa ayrı ayrı özel zamanlar ayırın.
·         Çocuk bebeğe zarar veriyorsa aşırı tepki göstermeden açıklamalarda bulunun. Bebeğin küçük olduğunu ve bu şekilde anlamayacağını, evde birbirinize vurmadığınızı, neye sinirlendiğini konuşarak söylemesini isteyin.
·         Çocuğa gösterilmesi gereken ilgiyi abartmayın. “Sana bir kardeş yaptığımız için suçluyuz ve bu sebeple seni ilgiye boğuyoruz, hediyeler alıyoruz.” gibi bir mesaj vermemeye dikkat edin.
·         Sevginizi çocuğunuza göstermeyi asla ihmal etmeyin.
 
Çocuklarınız doğumdan belli bir süre sonra kardeşi olduğu için mutlu olacaktır. Önemli olan çocuğa zaman tanımaktır. Üzerinize düşen görevleri yaptıktan sonra akışına bırakmalısınız. Bu dönemi her çocuk farklı şekilde atlatır. Bütün bu hazırlığa rağmen çocuğunuz bebeği kabullenmekte zorlanıyorsa bir uzmana başvurmak şarttır.
 

Uzman Klinik Psikolog Büşra Tonyalı

13 Ağustos 2017 Pazar

MAHREMİYET EĞİTİMİ

Son yıllarda sıkça duyduğumuz çocuklara taciz, cinsel istismar vb. olaylardan dolayı bu konuyu blogumda olabildiğince açık bir şekilde ele almak istedim.

Peki bu eğitim nedir ve çocuğa bu eğitimin ne zaman verilmesi gerekir?

Mahremiyet eğitimi çocukları kötü niyetli insanların istismarından koruyan ve bedeninin dokunulmaz olduğunun farkına varmasını sağlayan temel eğitimlerdendir. Çocuğun güvenliği için uygun bilgilerin zamanında çocukla paylaşılması çok önemlidir. Çocuklar yaşamlarının ilk 2 yılında genellikle kendilerini ayrı bir birey olarak değil, annenin bir parçası olarak algılar. Yaklaşık 24 aylık oldukları dönemde kendilerinin anne ve babalarından farklı bir birey olduklarını algılamaya başlarlar.Bu dönemde yani 2 yaşına geldiklerinde mahremiyet eğitimi verilmeye başlanmalıdır.



Mahremiyet eğitimi nasıl verilir? 

Yaşına uygun bir şekilde, gelişim dönemlerini göz önünde bulundurarak ve korkutmadan verilmesi gereken bir eğitimdir. Güvenli ve sakin zamanlarda bu konuşmayı gerçekleştirmelisiniz. Ebeveyn kendini rahat hissetmeli ve günlük sıradan bir konu gibi konuşmalıdır.

1) Çocuğu yıkarken çocuğa özel bölgelerinin nereleri olduğunu gösterip sonrasında sizin o bölgelerini temizlemek için gördüğünüzü ancak normalde kimsenin özel bölgelerini görmemesi gerektiğini anlatın.

2) Özel bölgelerinin herkesin kendine özel olduğunu anlatın.

3) Aynı zamanda kendisinin de başkasının özel bölgelerine o kişiler izin verse ya da istese bile dokunmamaları gerektiğini anlatın.

4) Anne babalar ve akrabalar çocuklarını severken çocuklarına güçsüzlüklerini hissettirecek kadar büyük ve orantısız güç kullanmaktan kaçınmalılar.
Yapılan araştırmalar taciz yaşamış çocukların bir çoğu çırpınmanın ve taciz anında kaçmanın bir çözüm olmadığını düşündüklerinden dolayı kaçmayı ve kurtulmayı denememişlerdir. Çocuklara vücutlarını korumalarının kendilerinin hakkı olduğunu ve yetişkinler dahil kimsenin onların bedenini acıtmaya hakkı olmadığını anlatın.

5) Bu eğitimi en başından vermeye çalıştığımız için sizlerin dikkat etmesi gereken şeyler de var. Çocuklarınızın yanında soyunup giyinmeyin, çocuklarınızı da başkalarının yanında soyunup giydirmeyin.

6) Tuvaletini yaparken veya yaptırırken kapısının kapalı olması gerektiğini söyleyin.

7) Altını değiştirirken kalabalık yerlerde değil daha sakin yerlerde hatta kimsenin olmadığı yerlerde değiştirmeye çalışın.

8) Sosyal bir ortamda çocuk eğer sarılmak, öpülmek, tokalaşmak istemiyorsa onu zorlamayın.

9) Hiç kimsenin onun canını acıtmaya hakkı olmadığını söyleyin. Bunun anne, baba, kardeş, komşu, öğretmen, doktor, polis... herkesi kapsadığını söyleyin.

10) Güvenlikleri konusunda hislerine güvenmelerini söyleyin.

11) Diğer insanların anne babasından sır saklamasını istemesinin doğru olmadığını anlatın. Böyle bir istekte bulunan insanlara güvenmemesi gerektiğini ve hemen anne babasına söylemesi gerektiğini öğretin.

12) Eğer birileri onu incitiyorsa size söylediklerinde başlarının derde girmeyeceğini anlatın.

13) Bu konuşmaları ara sıra yapın, bu konuda öğrendiklerini ona sorun.


Bu konuyu anne babalar olarak lütfen dikkate alın, ihmal etmeyin. Çocuklarımızı istismardan korumak için elimizden gelenin daha fazlasını yapmalıyız.

Uzman Klinik Psikolog Büşra TONYALI 


28 Haziran 2017 Çarşamba

Ergenlik Dönemi: Anne Babalar Ne Yapmalı?

     Ergenlik dönemi her insanın belli yaşlarda yaşadığı, çocukluktan yetişkinliğe atılan ilk adımdır. Genel olarak 12-20 yaş arası olarak kabul edilen bu evre, kızlarda 8-13, erkeklerde 10-15 yaşlarında başlar.
     Bu evrede fiziksel ve ruhsal olarak bazı değişimler yaşanır. Ebeveynler ile zıt düşünceler oluşmaya başlar. Bu dönemde anne ve babalar, sevimli ve itaatkar küçük çocuklarının yerini alan bu huysuz, inatçı kişiyle uyum sağlamaya çalışırken kaybettikleri çocuk için bir çeşit yas duygusu yaşarlar. Bu durum çatışmaları daha çok alevlendirir. Artık otoritelerinin eski gücü kalmadığını görmek anne-babalarda bir parça kaygı yaratabilir. Ebeveynlerin bu durumu anlaması ve doğru şekilde değerlendirmesi gerekir.



Anne babalar neler yapmalı?
  • Geçirdiğiniz zamanın fazla olmasından çok nitelikli ve kaliteli olmasına özen gösterin. Karşılıklı konuşurken iyi bir dinleyici olun. Her seferinde nasihat vermeyin, çocuklar da güvendikleri birisinin onları yargılamadan dinlemesini ister.  
  • Çocuğunuza önem verin ve yaptığı yanlış davranışı karakterine ve çocuğun benliğine yüklemeyin. Davranış ile çocuğu birbirinden ayırın. Önemsiz durumları görmezden gelin.Daha önemli konularda düşüncelerinizi, neyi ve neden tasvip etmediğinizi belirtin ancak onun da sizden farklı görüşte olma hakkına saygı duyduğunuzu gösterin. Onun duygularına ve düşüncelerine saygı gösterin. Sizin çocuğunuz olabilir fakat onunda kendi duygu ve düşünceleri olduğunu unutmayın.
  •  Sadece problem varken değil, her şey yolundayken de konuşun. Onu tanımaya ve iç dünyasını anlamaya çalışın.
  • Çocuğunuza özgürlük alanı tanıyın. Kıyafet ve saç biçimi gibi konularda çatışmaya girmemeye özen gösterin ve ona seçimini kendi yapabilmesi için fırsat verin. Güvenli internet erişimi vb. gibi temel tedbirleri aldıktan sonra çocuğunuzun mahremiyetine saygı gösterin. Odasına girerken izin isteyerek girmek gibi..
  • Çocuğunuzun arkadaşlarını tanıyın. Bu konuda ihmalkar olmayın.
  • Yaptığı güzel davranışları takdir edin. Olumlu davranışlarına odaklanın.
  • Sorunlarınızı demokratik bir şekilde halletmeye çalışın.Duygu, düşüncelerinizi birbirinize açıkça ifade edebilin.Ebeveyn olarak duygularınızı, beklentilerinizi ve kabul sınırlarınızı ifade edin ve uzlaşma zemini bulmayı hedefleyin.
  • Bu dönemde anne babasını eleştirmeye, tüm olumsuz şeylerin sebebi ebeveynlerinin olduğuna dair söylemlerde bulunmaya yatkın olurlar. Siz anne ve babalar olarak ne olursa olsun çocuğunuzdan vazgeçmeyin.

Unutmayın ergenlik bir süreçtir ve bu süreci sağlıklı atlatabilmek için anne ve babanın rolü çok büyüktür. Eğer çatışmalarınız çözüm bulamayacak kadar karmaşık bir hale gelirse bir uzmana başvurmaktan çekinmeyin.

Uzman Klinik Psikolog Büşra TONYALI

20 Haziran 2017 Salı

Çocuklarda Öfke: Anne ve babalar ne yapmalı?

Çocuklar genellikle çok istediği bir şey konusunda engellenmiş olduğunda, bir durumdan dolayı hayal kırıklığına uğradığında, “hayır” anlamına gelen ani öfke çıkışlarında bulunabilir. Bağırma, ağlama, tekme atma, çığlık atma, vurma, kendini yere atma hatta zaman zaman başını yere veya duvara vurma gibi davranışlar sergileyebilir. 

Öfke nöbetlerinin sebepleri; çocuğun bir şeyleri kendi yapmak istemesi, kendi seçmek istemesi ve kendi gitmek istemesinin sonucunda ebeveyn ile çatışmasıdır. Çocuklar istediklerini elde edemedikleri zaman öfke nöbetlerine zemin hazırlanmış olur. Çocuk “bağımsız” olmak ister. Ailenin “yapamazsın” diye engel koyduğu durumlarda da nöbetler ortaya çıkar. 

Bazı çocuklar da doğru davranışı yaptığı halde yeterince ilgi göremedikleri için öfke nöbetleri geçirir. Bu şekilde ailesinin dikkatini ve ilgisini çekmiş olur. 

Öfke nöbetleri pekiştirildiğinde de sıklık kazanmış olur. Bir çocuk istediği şeyi ağlayarak elde ettiğini görürse sonrasında ağlayarak, öfke nöbetleri geçirerek isteyecektir. Bir çocuk nöbet sırasında yani ağlama krizi geçirirken fazla ilgi topladığını görürse dikkat çekmek için bu davranışı tekrarlayacaktır.

Peki anne ve babalar nasıl davranmalı ?

İlk olarak çocuğun duygularını ifade etmesi, neye öfkeli olduğunu, neden ağladığını anlaması ve anlatması için etkin bir şekilde dinlemeniz gerekiyor. Çoğu sorunun temelinde birbirimizi dinlemediğimiz, anlamadığımız gerçeği var. Çocuğunuzun kendisini ifade etmesine olanak sağlarsanız bu konuda büyük bir ilerleme kaydedersiniz. 

Bir alışverişe gittiniz ve almaması gereken bir şeyi almak istediğini söyledi. Sizin cevabınız “hayır” oldu ve çocuğunuz ağlamaya başladı. Burada yapmanız gereken şey “hayır” ınızın arkasında durmak ve o şeyi almamaktır. Belki market birbirine girecek, ağlayacak, bağıracak ve çoğu zaman çevredeki insanlar size tuhaf tuhaf bakacak. Buna rağmen almamalısınız. Sakinleşmesini bekleyin. Çocuk ağlayarak bir şeylerin olmasını sağlıyorsa bundan sonrasında da ağlayarak yaptırmaya çalışacaktır. 

Öfke nöbeti sırasında çocuğunuzun bu davranışını yok sayın. Ebeveynlerin zorlandığı ve yapmakta güçlük geçtiği bir davranıştır yok saymak fakat çocuğunuz sizden olumsuz davranış ile ilgi çekmeye çalışıyor olabilir.Eğer ilginizi bu durum ile ona verirseniz, çocuğunuz olumsuz davranışlar ile ilginizi çekmeye çalışmaya devam eder.

Öfke nöbeti oluştuğunda sakinliğinizi koruyun. Güç savaşına girdiğiniz ve inatlaştığınız zaman çocuğunuz bu davranışınızı gözlemleyecek ve sonrasında size bu şekilde davranmaya başlayacaktır. Çocuklar söylediklerinizden çok davranışlarınıza dikkat eder. 

Parka gittiğiniz zamanlar bi saat belirleyin. Ve bu saat azalmaya başladığında haber verin. “10 dakika sonra eve gideceğiz.” gibi. Önceden hatırlatmalar çocuğu hazırlayacaktır. 

Çocuklar da yetişkinler gibi seçimlerini kendileri yapmaktan ve kontrol duygusundan hoşlanırlar. Çocuklarınıza bir şeyleri seçme hakkı tanıyın ve o konuda güç savaşına girmeyin. Örneğin, "Kırmızı kazağı mı giymek istersin yeşil kazağı mı?" gibi. Çocuğunuzun seçmesine imkan tanıyın. 

Çocuğunuzun öfke patlamalarının hangi zamanlarda ortaya çıktığını gözlemleyin. Yorgun olduğunda, okuldan geldiğinde, uyandığında, uykusu geldiğinde gibi durumlarda olabilir. Bu zamanları önceden bilmek size yardımcı olacaktır. 

Nöbet sırasında çocuğunuzun dikkatini başka yöne çekebilir ve farklı bir konu hakkında konuşabilirsiniz. 

Çocuklar öfkelendiklerinde, öfke patlaması yaşadıklarında kendilerini kontrol edemezler.Ona sıkıcı sarılarak onu her türlü kabul ettiğinizi ve güvende olduğunu hissettirebilirsiniz.Ona sakinleşene kadar ona bu şekilde sarılacağınızı söyleyin.

Bunların hepsinin sabır gerektirdiğinin farkındayım. Fakat bunları yapmadan çocuktan olumlu ve sağlıklı tepkiler bekleyemeyiz. Siz olumlu yaklaşırsanız çocuğunuzda size o şekilde yaklaşacaktır. Bu konuda eğer ihtiyaç duyarsanız bir uzmana başvurmaktan çekinmeyin.



Uzman Klinik Psikolog Büşra TONYALI 


31 Ekim 2016 Pazartesi

Kendime Not

Taviz vermeyin kimseye,hayatınızın ipleri başkasının elinde olmasın.
Sapasağlam basa bilsin ayaklarınız yere, mutluluğunuz bağlı olmasın başkalarına.
Paralamayın kendinizi mutsuzluğu yaşam biçimi haline getirenler için.
Doğayı sevin, hayvanları sevin, kitapları, kahveyi sevin.
Bir tek Allah'a yaslayın sırtınızı.
Yarın öbür gün gidecekler için bu günlerinizi harcamayın,
Sıkı sıkı kendinize sarılın, olur ya düşerseniz sizi kaldıracak olan yine sizsiniz.
Hiç kimse için değiştirmeyin hayatınızı, kendinizi.
Sizi kalıba sokmaya çalışanlara dur diyebilin, hayır demeyi öğrenin.
Burnunu hayatınıza sokmak isteyenlere izin vermeyin.
Rotanızı kendiniz belirleyin, başkasının dümeni ele geçirmesine izin vermeyin. 
Ve hayatınızın her gününe en özel, en güzel gün olduğu bilinciyle uyanın. 
Sevgiyle kalın...


Psikolog Büşra Tonyalı

14 Eylül 2016 Çarşamba

Tuvalet Eğitimi

Sıkça sorulan sorular arasında olan tuvalet eğitimi hakkında şimdi sizlere birkaç önemli husustan bahsedeceğim. İlk olarak tuvalet eğitimi için çocuğunuz hazır mı ? Bunu nasıl bilebiliriz? Çocuk kas kontrolünü sağlayabildiği zaman tuvalet eğitimi için hazırdır. Her çocuk tuvalet eğitimi için aynı zaman diliminde hazır olmayabilir fakat yeterli düzeyde kas kontrolü 2-3 yaşlarında sağlanır. 
Her zaman söylediğim gibi derin bir anlayış ve sabır gerekir bu dönemde. Tuvalet eğitimine başlayacağınız zaman artık bezi bırakmanız gerektiğini çocuğa anlatarak başlamalısınız. Kuracağınız cümleler ile çocuğunuzu tuvalet eğitimi fikrine alıştırmış olursunuz. 
Kullanacağı lazımlığı birlikte seçebilirsiniz. Bazı çocuklar tuvaletten veya sifon sesinden korkabiliyor bu korkuyu yenmesi için istediği zaman tuvalete girebilmesine veya lazımlığı kullanmasına izin vermelisiniz. Lazımlığa veya tuvalete oturduğunda ağlarsa hemen kaldırmalısınız. Çocuğun isteği dışında lazımlığa oturtmak her zaman yanlıştır. Zorla oturtulan çocuklar ilerleyen zamanlarda tuvaleti reddedebilirler. 
Yatmadan önce çocuğa çok sulu gıdalar vermemelisiniz  ve uyumadan önce tuvalet ihtiyacını gidermiş olmasına dikkat etmelisiniz ayrıca gece belirli aralıklarla kaldırıp tuvalete götürmelisiniz. 
Bazen çocuğunuz altına kaçıracaktır böyle durumlarda kızmayın ve ayıplamayın.
Tuvalet eğitiminde en büyük ödül aferindir. Çocuğa aferin demek için tüm görevi yerine getirmesi beklenmemelidir. Örneğin tuvalete gidip pantolonunu çıkarmış olması da övülmelidir. Memnuniyetinizi bir gülücük, sarılma  veya küçük bir ödül ile gösterebilirsiniz.


Psikolog Büşra Tonyalı

25 Temmuz 2016 Pazartesi

Çocuğum yemek yemiyor..

Yemek yeme çocuğun kendi kendini yönetebilmesi yolunda attığı önemli adımlardan biridir. Çocuğun yemeği tek başına yemesi onun özerk olabilmesi ve kendi kendini yönetebilir duruma gelmesi için zorunludur. Yemek yeme çocuğun dünyasında önemli bir yer tutar. Fakat anneler yemeğin dökülmesi olasılığından dolayı bu durumu engellemektedirler. Sık sık karşılaştığımız bu durum ise çocukların tek başına yemek yeme isteğini engelleyebilmektedir.
            Zor yemek yedikleri evrede, öncelikle bu zorluğun nedenleri bulunmalıdır. Zorla yemek yedirmek çocuğun olumsuz tavır takınmasına sebep olur. İştahı yerinde de olsa istemediği şeyin yapılmasının hoşnutsuzluğu oluşur. Çocuğun tabağına gereğinden fazla yemek konulması da oluşacak olumsuzluğu tetikler. Çocuğun yemeği reddetmesinin sebebi, annenin çok uğraşmasındandır. Ayrıca çocuğun bir lokma yemesi için seferber olan ailelerde çocuk dikkati üstüne çekmeyi başarır.
            “Peki çocuğumun yemek yemesi için neler yapmalıyım ?” diye sorarsanız sizlere birkaç tavsiyem olacak.
  • Çocuğunuza istediği yemeği istediği miktarda vermeniz gerekiyor. Doymazsa tekrar isteyebilmeli.
  • Çocuğun yemek yediği ortamı eğer imkan varsa, neşeli ve hoş bir hale getirin. Yemeğin sunumu çocuğun dikkatini çekecek şekilde olabilir. Yapılan yemeklerin bir surat şeklinde sunum edilmesi çocukların dikkatini oldukça fazla çekiyor.
  • Yemeğe oturmadan önce elini yıkaması psikolojik olarak hazırlık yapması onun yemek yeme isteğini uyandırır.
  • Bazı zamanlar yalnız bazen de yardımla yemek isteyecektir. Tek yemesine fırsat veriniz.
  • Çocuğun gözlemleyerek yanlış yemek yeme alışkanlığını ortadan kaldırabilmesi ve ailenin bir üyesi olduğu duygusunu hissedebilmesi için 4 yaşlarında aile ile birlikte yemek yemeğe başlamalıdır.
  • Zorluk çıkardığı zaman uygulanacak en iyi yöntem, çocuk yemediği zaman ona ilgi göstermemektir. ( İlgi göstermemekten kastettiğim üzerine düşmeyin ve ısrar etmeyin.)
  • Ve benim üzerinde en çok durduğum hatta yemek yeme konusunda kilit olduğunu düşündüğüm madde, çocuk tabağına konulan yemeği yemiyorsa çocuğa alternatif olarak başka bir şey verilmemelidir. ( Tutarlı olmak gerekir.)
  • Rüşvetten kaçınılmalıdır. Eğer yemeğini yersen sana oyuncak alacağım gibi sözler vermeyin.


                 Unutmayın çocuğunuz açlıktan zarar görmez ve sonunda acıkacaktır…


Psikolog Büşra Tonyalı